Samuray halam yine uçaaaaaannnnnn'a bindi (benim deyimimle uçak demek) yurtdışına gitti.Dönüşte eli boş gelmemiş tabi.Bir koli de hediye bize düştü uçaaaaaaan'dan...
Kutunun içinde elbette çikolatalar, boya kalemleri, boyama kitapları, tavşanlı- hayvanlı yapıştırmalar, sarmısaklı deniztuzu ve parfüm /makyaj malzemesi gibi annemi deliye döndüren hediyeler, bana kıyafetler ve bir de neye benzetecegimi bilemedigim bir seyler cıktı....Annem "bunlar kilot!" dediyse de bu kelime de bana bir şey ifade etmedi...
Neyseki ben akıllı bir kızım.. Biraz evirdim çevirdim kilotları, nereye giyileceğini anlamam uzun zaman almadı. Bakınız fotograf, kafam....Bilmiyorsanız öğrenin... kilot buraya giyilir.
22 Ocak 2007
17 Ocak 2007
Doğmadan önce, doğduktan sonra
İzmirdeydik....
Her İzmir seyahatinin bize düşündürdüğü yegane şey "zamanın göreceliliği" ...
Annem her seferinde "buradan hiç ayrılmamış gibiyim" diyor.
Zaman gerçekten göreceli bir kavram: ilk resimde annemi beni dünyaya getirmek üzere hali ile görüyorsunuz . ve ikinci resimde aynı tahtalarda ben: iki yıl sonra....
Hayat işte....
Az sonra gidiyoruz, Noel baba'ya teslim edildik...
Kabul ediyoruz. Komik bir şeydi yaptığımız. Forum denen o yerde (Forum'un ne olduğunu aşşağıdaki resimde anlatıyorum) bulduğumuz bu Noel baba (geyikli kızak) süsüne bindik ve bir de üzerine poz verdik....
BEni asıl düşündüren az sonra gidecek gibi gözüküyor olmamızdan dolayı anneannem ile teyzemin ağızlarının kulaklarına varmış olması.
Olabilir, fazla çığlık atıyor olabilirim, ama o kadar da can sıkıcı değilim herhalde....
BEni asıl düşündüren az sonra gidecek gibi gözüküyor olmamızdan dolayı anneannem ile teyzemin ağızlarının kulaklarına varmış olması.
Olabilir, fazla çığlık atıyor olabilirim, ama o kadar da can sıkıcı değilim herhalde....
16 Ocak 2007
Güvenilebilecek erkeklerle gezerken....
Biz bıraktığımızdan beri İzmir pek değişmemiş aslında. Ama bir şehir de bir çocuk gibi büyür- elbette aynen bir çocuk gibi yine, yavaş yavaş, diyor annem.
Bu yavaş büyüme şimdi olmasa bile 20 sene sonrasında İzmir'in İstanbul'a benzeyeceğini düşündürüyor bize (abartmayalım, bana değil- anneme. ben istanbul'u daha çözemedim).
İşte burası da Forum denen bir yer ki biz ikametgah adresimizi İzmir'den aldığımızda
yoktu ortada...
Neyse uzatmayalım. Özden Dedem ve babamlayım işte İzmir'in o Forum denen yeni yerinde... Beni de esas ilgilendiren bu zaten :)
Bu yavaş büyüme şimdi olmasa bile 20 sene sonrasında İzmir'in İstanbul'a benzeyeceğini düşündürüyor bize (abartmayalım, bana değil- anneme. ben istanbul'u daha çözemedim).
İşte burası da Forum denen bir yer ki biz ikametgah adresimizi İzmir'den aldığımızda
yoktu ortada...
Neyse uzatmayalım. Özden Dedem ve babamlayım işte İzmir'in o Forum denen yeni yerinde... Beni de esas ilgilendiren bu zaten :)
dedem
çocuksal denemeler
Zaman zaman bir çocuk kendi kendine bazı konularda iddiaya girer:
Annemin terlikleri ile yürüyebilir miyim?
KEdinin kuyruğunu tereyağdan kıl çeker gibi çekebilir miyim?
Bir ayakkabı kutusuna sığabilir miyim?
gibi
Ancak araştırma sonuçlarının beklediğiniz gibi çıkıp çıkmaması değildir sizi sinirlendiren. Bu değişik deneylere annelerin acil müdahaleleridir hayatı dayanılmaz kılan.
ya bağırırlar, ya çağırırlar:
-ayyy çıkar o terlikleri düşeceksin...
--ay çekme kedinin kuyruğunu tırmalayacaaaaaakkk, çabuk gel buraya....
ya da (ki bu en asap bozucusu) ellerine fotoğraf makinesini geçirdikleri gibi suratlarında yayvan bir gülümseme karşınıza dikilir sizin için heyecanı artık bitmiş olan durumu fotoğrflamak için sizi o şekilde biraz daha kalmaya ikna etmeye çalışırlar....
Nedir?
Ayakkabı kutusuna sığabilir miyim acaba?
E sığdım işte....
İmdaat yine mi fotoğraf makinesi
çıkmak istiyorum.
çekmeeeee
böööööööö ühüüüüüü
Annemin terlikleri ile yürüyebilir miyim?
KEdinin kuyruğunu tereyağdan kıl çeker gibi çekebilir miyim?
Bir ayakkabı kutusuna sığabilir miyim?
gibi
Ancak araştırma sonuçlarının beklediğiniz gibi çıkıp çıkmaması değildir sizi sinirlendiren. Bu değişik deneylere annelerin acil müdahaleleridir hayatı dayanılmaz kılan.
ya bağırırlar, ya çağırırlar:
-ayyy çıkar o terlikleri düşeceksin...
--ay çekme kedinin kuyruğunu tırmalayacaaaaaakkk, çabuk gel buraya....
ya da (ki bu en asap bozucusu) ellerine fotoğraf makinesini geçirdikleri gibi suratlarında yayvan bir gülümseme karşınıza dikilir sizin için heyecanı artık bitmiş olan durumu fotoğrflamak için sizi o şekilde biraz daha kalmaya ikna etmeye çalışırlar....
Nedir?
Ayakkabı kutusuna sığabilir miyim acaba?
E sığdım işte....
İmdaat yine mi fotoğraf makinesi
çıkmak istiyorum.
çekmeeeee
böööööööö ühüüüüüü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)