16 Ağustos 2007

Aaaa kuzular geçiyor


Hayat bir anda benim için çok değişti gerçekten. 2 ay evel şehirden uzak ama şehire yakın bir dağ dibine taşınmamız ile bahçelere taşan hayatdan bahsetmiyorum. Şu an bahsettiğim sabahtan akşama anne tepesinden inmemek olarak özetleyebileceğim günlerimin sabahtan akşama arkadaşlar ve öğretmenimin tepesinden inmeme günlerine dönüşmesi.
Az biraz zorlandım tabiki. Ama çok değil. Annem ile babam bunu kendilerinin iyi birer "gaz ustası" olmalarına bağlıyorlar. Okul başlamadan aylar evelinden ay okul şöyle güzel, ay okul böyle harika, sasasın (benim dilimle yaşasın diyorlar) sasasın falan diyerek devamlı, gercekten de beni iyi gaza getirdiler.
Önceleri yarım gün, yarım gün annem getirdi götürdü.
Bu haftanın başından beri ise tam gün gidip geliyorum- hem de servisle...
İşte bu yüzden akşam olup annemle kavuştuk mu annem sanki bana biraz daha farklı davranıyor gibi.
Bakışlarında özlem okuyorum.
Alıyor beni, atıyor bisikletime, babamı karşılamaya cıkıyoruz.
Eh birlikte çekildiğimiz fotoların bir çoğunda ya o ya da ben yamuk çıktığımız için fırsat bu fırsattır- hadi fotojenimize bir şans daha verelim diyip tutusturuyoruz fotoğraf makinesini babamın eline.
O esnada koyunlar geçiyor çıngır çıngır, yan taraftaki otlaktan. Annemle biz aaaaa- kuzuu kuzuu diye çığlıklar atıyoruz. babam basıyor denklanşöre...
Anlıyoruz ki poz vermemek lazımmış. Fotojenik değiliz konusunu bir süreliğine tatile gönderiyoruz.

Bahçelerde kiraz domatesler


Yeni taşındığımız yerde bahçeler içindeyiz. Burada genel eğilim süs bitkilerinin biraz ötesinde salatalık ve domates yetiştirip kahvaltıda-yemekte onları taze taze yemek.
Ancak bunu yapanlar genellikle bahçelerinde artezyen açtırabilmiş şanslı insanlar. Bizimkiler ev üzerlerine olmadığından böyle bir şeye henüz girişemediler. Fakat yine de yerlerinde duramayıp mısır ektiler bahçeye. Onun hikayesini sonra anlatacağım. Şimdilik ben size karşı komşunun hormon nedir bilmeyen kiraz domateslerinden bahsedeyim.
Ama yok yok. Bunlar bahsedilebilecek şeyler değil. Yenilmeleri lazım. Böyle enfes tat, böyle bir duruluk anlatılmaz-yaşanır...

07 Ağustos 2007

Simdi Okullu Olduuuuuuum


Az önce çekildi bu fotoğraflar. İlki elbetteki annem tarafından, ikincisi ise okuluma giderken içinden geçtiğimiz pazar yerindeki pazarcılar tarafından ...
Çocuğu okula başlayan her anne gibi annem de tüm dünyanın ona anlayış göstermesi gerektiğini düşünen bir heyecan kumkumasına dönüşmüştü çünkü, neyseki pazarcılar anlayışlı çıktılar, hatta bir kaç poz daha çekelim abla - en güzelini bastırırsınız bile dediler :)
Arabamın arkasında koca bir bavul ve ağzına kadar dolu bir torba olarak gördüğünüz detaylar, kreşin bir ay kadar evel annemin eline tutuşturduğu ihtiyaç listesinin somutlaşmış hali. Annemin o listeyi tamamlayıncaya kadar neler çektiğini bir de ona sorun....
Ama dediğim gibi onlar detay. En elzem şey ise kucağımda. Bir adet Barbie çantası ve ve BArbie boyama kitabım.
Annem ne derse desin BArbiesiz bir hayat çok bayat :)
Hayatımın her noktasına nüfuz etti bile Barbie, ne diyim, hehehehe.
Bu arada bu resimler ben daha okuldan dönmeden annem tarafından sayfama konuldular. Yani bu bir son dakka haberidir :)