15 Aralık 2008

Geleceğe bakış....


Genel gidişatıma baktığında, annemin geleceğim adına bulunduğu çıkarımlar sıradanlığı sevmeyen biri olarak hoşuma gitmiyor değil.

Anneme göre ben, biraz çatlak, biraz manyak, biraz fırlama, biraz cadı fakat herşeye rağmen merhametli bir (büyük) insan olacağım.


Sanat ise hayatımın ayrılmaz bir parçası olacak.

Belki de tüm bunlar annemin benle ilgili öngörüleri değil, hayalleridir. Çünkü annem az çok fırlama ama merhametli kadınları, ve elbette sanatın her dalını çok sever.


Bu durumda retrospektif değilde füturospektif bir yaklaşımla, geleceğe dönük bir çalışma ile bu durumu taçlandıralım.

(resimde pop art akımının en bildik çalışmalarından birine olabilecek en çılgın fotoğrafımla malzeme olmaktayım)

11 Aralık 2008

Torbalı Metropolis











Feriha ile ben


Feriş'in bir de erkek ikizi var; Çağan. Ama annemler piknik tıkınmasından foto çekmeyi unuttukları için birlikte fotomuz yok.
(Annemin Başak'ının evlatları onlar)

08 Aralık 2008

İzmir











Bayram bizi İzmir'e getirdi. Ailelerimizle görüşmek büyük mutluluktu. Nice senelere :)




22 Kasım 2008






















Bir cumartesi günü Mırnık, ben ve annem (görüntüleyen babam)

Artık ben de çekebiliyorum.....


Anneciğim ile babacığımın artık fotoğrafını çekebiliyorum ben. Ama bunun bedeli onların benim şartlarıma uyup komik düşmesi. İşte babamın elinde benim BArbie telefonum. hehe, nasıl ama?

22 Kasım cumartesi, pencere önünde anneme şımarıyorum. :)

4 yaş bitt maşallah...


Nufus kağıdım eskidikçe annemin arşivleme tutkusunda bir gerileme görüyorum. İLk yaş gunume ait bir blogum bile olduğunu, ama 4. yaşgünüm için fotoğraf makinesinin pillerinin şarj edilmemiş halde bulunduğunu, kala kala Arzu teyze'nin cep telefonundan çekilen bir karelik flu fotğrafa kaldığımızı söylemem durumu açıklar sanırım.
Ah anne ah. Demek anne çocuk ilişkilerinin de cicim ayları varmış.
Anneden not. Aksine gün geçtikçe daha çok seviyorum seni .)

13 Kasım 2008

Düdüklü şeker keyfi

Kaan ile beraber minderlere yayıldık. Düdüklü şekerin düdük olan alt tarafının mı yoksa şeker olan üst tarafının mı daha hoş olduğuna karar veremedik.
NOt: Kaan'ın uzerindeki pembe ceket elbette benim. Kaan hadi iyisin, yine kurtardım seni :)

23 Ekim 2008

photoshop'ta kara kalem


Uzun zamandır annem sayfamı ihmal etti. tek avuntum kendi sayfasını da ihmal etmiş olması. Ona sorarsanız bunun havalı bir ismi var:varoluşsal bunalım. Ve ne yazık ki bu duruma meşhuuuuuur psikanalist Irvin Yalom'un kafam kalınlığında kitabı Varoluşçu Psikoterapi kitabını okumak çözüm olmuyor.
BU cümleleri okuyanlar benim biricik anneciğimin şu dönem bir çeşit küçük burjuva şımarıklıkları yaşadaığnı sanabilirler. Oysaki anneciğimde bu sorgulama benden çok önce, yaklaşık 20 yıl evel başlamış. Eh hayatının en kendi gibi olduğu dönemi bu son 20 yıl olduğuna göre, bırakın dağınık kalsın derim ben.
Peki resmimizin anafikri nedir?
Şudur. Üret ve mutlu ol.
Photoshop denen oyuncak annemi mutlu ediyor. Eh derslerde anlatmak için dünyanın dört bir yanındaki siteleri kurcalamak, bu esnada zamanı unutmak da cabası. Fakat Simyacı'yı okuyanlar bilirler. Kitabın özü aradığın mutluluğun (hazinenin) aslında dünyanın öbür ucunda değil de tam da üzerinde yatıp uyuyup rüya gördüğün yerde olduğunu anlatır.
Daha iki gece evel anneciğim şöyle adam gibi bir karakalem çalışması icin epey bir mesai harcadı ama sonuç hüsrandı. Meğer annemin Aslı'sı (ki onu üzerinde yatıp-uyuyup-rüya gördüğümüz yer kadar yakın sayabiliriz) anlatmış o dersi.
Alın feyz olsun : (tıkla bana)

02 Ekim 2008

Karşıyaka yollarında, ay pardon denizlerinde..


Başak teyzemlerde....




Annecigimin 32 yıllık bir dostluğu var. Dile kolay (maşallah) 32 yıl. Eh bu kadar uzun süreli bir ilişkiye dostluk değil de kardeşlik demek gerek. Zaten Başak teyzenin ikizlerinden Feriha benim bebekliğime o kadar çok benziyor ki kardeşlik benzetmesi çok da yanlış olmuyor sayemizde...

01 Ekim 2008




Samuray Halam ve babaannem'in kucaklarında...

29 Eylül 2008






İzmir'deyiz.


Bu sene Ramazan Bayramı çok guzel hafta ortasına denk geldi. Boylece toplamda 9 güne yayılan bir tatilimiz oldu. Planlarımızda yine Adrasan vardı ama son anda olmadı. Olsun, böylece sevdiklerimize daha çok zaman ayırabildik
Sevdiklerimin yanında olmanın bende yarattığı rahatlık ve şımarma için sanırım fotoğraflara bakmak yeterli.

14 Eylül 2008

makyajjjj


Kendime makyaj yaptım.
ardından da banyo (yaptırıldım)

08 Eylül 2008

Okulda İlk Gün




Artık annemin okuluna gidiyorum. Okulun ilk günü dediğime bakmayın, geçen hafta yarımşar günden 3 gün okula gittik alıştırma olsun diye. Geçen hafta müzik ögretmeninin bize ögrettigi şarkıları okulların açıldığı gün söylememiz büyüklerin çok hoşuna gitti. Resimde arkadaşım Kuzey ile beraberiz. ha bir de canım annem var tabi. Böçyle eteklerini toplayıp benimle foto cektirmesi diger ögretmen arkadaslarının onun için "önce anne" yorumunu yapmasına neden olmuş. E tabi ya, ne sandıydınız :)

Bahçemizin üzümleri




Yaz bitiyor... Bahçemizdeki üzümler artık toplanmak istediklerini saldıkları kokularla ifade ettiler bize. Biz de onları kırmadık. Kilolarca üzüm hazırlamış bize tek bir dal asma. Komşularımızla paylaştık. Şıralar çıkardık....

18 Temmuz 2008

Adrasan'a Zirveden bakış...




Burası Adrasan Koy'unun tepeden görünüşü.
Sizlere bir dayımlı bir de dayımsız poz sunuyorum.
Biz kadın milleti koyu bu kadar tepeden görmedik tabi. Sabah erken saatlerde kalkan erkekler yürüyüş yaparak bu yerlere vardılar ve bize bu güzel manzarayı getirdiler. Bu arada şu karşınızda gördüğünüz dağ Musa Dağ'ının uzantısı olan eliğ tepesi. Aslında son derece file benzeyen bir kayalık burası ve bize göre Adrasan'ın en önemli unsurlarından biri....





Olimpos




Olimpos ile Adrasan birbirine komşu iki koy Antalya bölgesinde. Normalde insanlar Olimpos'u tercih ediyorlar. Bunda deniz ile tarihin iç içeliğinin payı var tabi. Ama bana sorarsanız şimdilik çok da fazla bilinmeyen Adrasan daha güzel derim.

Adrasan denen cennet
































Adrasan denen dünya cennetinde dayımlar ve halamla bir arada olmak çok büyük mutluluktu.