23 Ekim 2008

photoshop'ta kara kalem


Uzun zamandır annem sayfamı ihmal etti. tek avuntum kendi sayfasını da ihmal etmiş olması. Ona sorarsanız bunun havalı bir ismi var:varoluşsal bunalım. Ve ne yazık ki bu duruma meşhuuuuuur psikanalist Irvin Yalom'un kafam kalınlığında kitabı Varoluşçu Psikoterapi kitabını okumak çözüm olmuyor.
BU cümleleri okuyanlar benim biricik anneciğimin şu dönem bir çeşit küçük burjuva şımarıklıkları yaşadaığnı sanabilirler. Oysaki anneciğimde bu sorgulama benden çok önce, yaklaşık 20 yıl evel başlamış. Eh hayatının en kendi gibi olduğu dönemi bu son 20 yıl olduğuna göre, bırakın dağınık kalsın derim ben.
Peki resmimizin anafikri nedir?
Şudur. Üret ve mutlu ol.
Photoshop denen oyuncak annemi mutlu ediyor. Eh derslerde anlatmak için dünyanın dört bir yanındaki siteleri kurcalamak, bu esnada zamanı unutmak da cabası. Fakat Simyacı'yı okuyanlar bilirler. Kitabın özü aradığın mutluluğun (hazinenin) aslında dünyanın öbür ucunda değil de tam da üzerinde yatıp uyuyup rüya gördüğün yerde olduğunu anlatır.
Daha iki gece evel anneciğim şöyle adam gibi bir karakalem çalışması icin epey bir mesai harcadı ama sonuç hüsrandı. Meğer annemin Aslı'sı (ki onu üzerinde yatıp-uyuyup-rüya gördüğümüz yer kadar yakın sayabiliriz) anlatmış o dersi.
Alın feyz olsun : (tıkla bana)

02 Ekim 2008

Karşıyaka yollarında, ay pardon denizlerinde..


Başak teyzemlerde....




Annecigimin 32 yıllık bir dostluğu var. Dile kolay (maşallah) 32 yıl. Eh bu kadar uzun süreli bir ilişkiye dostluk değil de kardeşlik demek gerek. Zaten Başak teyzenin ikizlerinden Feriha benim bebekliğime o kadar çok benziyor ki kardeşlik benzetmesi çok da yanlış olmuyor sayemizde...

01 Ekim 2008




Samuray Halam ve babaannem'in kucaklarında...