19 Aralık 2010

Karadeniz'de soluklanma....
















Bir pazar gunu Kefken - Kerpe- Kandıra turu attık rahatladık :)















14 Aralık 2010

Bir buçuk ay sonra koyabildim iyi mi ...

Aslında bu resimleri koymak için biraz gecikti annem. 30 Ekim'de annemin Tüyap'taki imza gününden sonra arkadaşları Davut'u bırakmak için Beşiktaş'a girdik. Girmişken de karnımızı doyurmak için Cevahir denen AVM'ye gittik. Anneme göre çok gürültülü ve çok ışıklı bir yerdi. Ama bana göre eğlenceliydi. İLk resimde birazdan binecegimiz tuhaf alete bakarken annem bizi, Davut Abi de annemi çekiyor. Sonra işte o aletteyiz ve gayet de mutluyuz yani :) Bir de babamın annemi annem istemeden ovduğu bir resmi koydum çünkü bu tarihi bir andır. Genelde annem bu ana biraz yalvardıktan sonra ulaşır. :)












24 Kasım 2010

Öğretmenler günü için hazırlıklıyım


Çİçeği biraza abarttım sanırım. Anneme bahçedeki en büyük çiçeği kestirdim :)

Bu da dedemin bir başka büyük eseri


Nostaljik Kültür Turunun son Ayağı Phaselis...






Phaselis çok özgün bir yer. Çünkü tarihi eserler arasından denize girme imkanınız var orada... Ha bir de ana kız seneler sonra kocaman bir gülümseme ile bakabileceğiniz resimler de çekebiliyorsunuz.. Tavsiye ederim....
NOt: Denize girdiğimiz en ileri tarih 18 kasım... Bu sene yazın canı bir türlü gelmek bilmedi. En azından Antalya'ya....

Selma Teyzeyi de ziyaret ettik tabi...

Bu Selma Teyze'nin son numarası :) Ata...
Yaşlanmayan 4lü....


Ve yemek yemekten nefret eden çocuklar..... (soldaki Selma Teyzenin bir numarası Naz)

Asya, Doğa, Meltem




Bu bayram tam bir nostalji bayramıydı. 3 antik kent; Sagalassos, Perge ve Phaselis'i gezmemiz zaten nostaljinin doruklarına çıkmamız demek oldu. Yani insan kendisinin olmadığı geçmişe de nostalji duyabiliyormuş demek.
Bir de nostaljinin gerçek anlamına yakışır arkadaş ziyaretleri de vardı ki bir tanesi annemin tam 29 yıldır görmediği Meltem adlı arkadaşına yapıldı.
Normalde (artık) Almanya'da yaşayan Meltem Teyze, aynen annem gibi çoğalmış (çoluğa çocuğa karışmış) bir halde geldi 2010 "sahnesine"...
İnanılmaz şeker iki kardeş, Asya ve Doğa ile kumda oynadık, kendimizi yitirdik. O kadar ki kıyafetlerimle denize girdim (bizimkilerin faltaşı gibi açılmış gözlerinin menzilinde)


Atilla Dedem'den bir eser


Benim Atilla Dedem gerçek bir sanatcı, biliyor muydunuz?.
İşte bu oyma Samuray Halam için yaptığı bir savaş sahnesi....

Tekrar Perge'ye geri dönelim, çünkü haklı bir sebebim var...


Elimdeki sopa, onu biliyorsunuz. Bilmediğiniz bir şey söyleyeyim ben de. Şu arkamda yukarıda duran ve ne yazık ki başı olmayan heykel var ya, işte o Nehir Tanrısı Kestros... Perge'nin koruyucu tanrısı görünen o ki. Ve ismen olmasa da sıfatça adaşım :)

16 Kasım 2010

Sagalassos'da güzel bir ögleden sonrası...

























Kurban bayramının birinci günü üşenmedik kalktık Burdur'a gittik. Hedefimiz Sagalassos'tu. Daha evvel tv'de gördügümüz bu antik kent, Antalya yolu üzerinde olması nedeniyle her zaman uğramak istediğimiz ancak acelemizden uğrayamadıgımız bir yer olarak aklımızda yer etmişti.
Ana yoldan tahminimizden de uzak ve sarp bir yerde olan kente şehirlerarası yolculuk esnasında gidilmezmiş gerçekten de. Ulaşması baya zaman alsa da yine de gittiğimize kesinlikle değdi. Çok ama çok etkileyici bir antik kent olan Sagalassos bir zamanlar Büyük İskender'in bile göz koyduğu (ve aldığı) bir yer. Ayıca Efes ile yarışacak büyüklük ve nitelikte olduğu söyleniyor ki gözlerimizle gördük, bunu diyenler haklılar.